Kendinize “Ben müzisyen değilim” diyorsunuz? Neden?
Aslında bu çelişki, benim kurduğum cümlenin ya yanlış kurulmuş olmasından yada yanlış algılanmasından kaynaklanıyor. Müzik hayatı boyunca ondan fazla albüm yapmış yüze yakın bestesini piyasaya sunmuş bir adamın “ben müzisyen değilim” demesinin bir mantığı yok. .Bu güne kadarki bütün röportajlarımda hep “ben gitarist değilim” cümlesini kullanmışımdır. Benden bahsedilen bir televizyon programında hakkımda; “çok güzel gitar çalıyor” denmesi ya da benimle yapılan röportajlarda “güzel gitar çalmayı nereden öğrendiniz” gibi soruların sorulması nedeniyle “Ben gitarist değilim” derim. Her zaman söylüyorum. Ben gitarda sadece akor basan ve ritm çalan bir adamım, gitarist değil. Hatta bazı konserlerde yanlış akor bastığım da olmuştur. Herkesin bir işi var. Ben solistim. Bu nedenle 20-25 şarkı söylediğim konserlerde bile en fazla 3 yada 4 şarkıda gitar çalarım.
Müziği kategorize etmek gerekirse sizin yaptığınız müzik hangi kategoriye girer?
Bu o kadar zor bir soru ki, bu soruya doğru ve eksiksiz yanıt vermek çok güç. Üstelik günümüz Türkiye müzik ortamında, yani tarzların artık iyice birbirinin içine geçtiği ve tarzlar arasındaki sınırların iyice belirsizleştiği bir ortamda; bence en doğrusu sadece şarkılardan örnek vererek bu soruyu yanıtlamaya çalışmak.
Kağızman, Gülendam, Samoslu Dimitris ANADOLU ROCK
Ankara, Al beni, Beni Biraz Anlasana SOFT ROCK
Akşamlar, Kaçış, Kral Çıplak, Kader, Pazartesi Günleri HARD ROCK
Türkiyem, Pamukkale, Hakim Amca, İntegral, Oyun PROTEST ROCK
Zor Aşk, Ela Gözlü, Aşkın Mapushane POP
Anla, Alışamadım HİP-HOP ROCK
Yukarıda kendime göre sıraladığım şarkılara bakılınca aslında almaşık bir durum ortaya çıkıyor. Şarkılarımın bir çok ögeyi içinde barındırmasına karşın Rock şemsiyesi altında müzik yaptığım söylenebilir.
Anadolu Rock nedir?
Bu terimin bir sözlük anlamı yok. Birçok kaynakta farklı farklı tanımlamalar var. Bana göre Anadolu-Rock, Anadolu ritimlerinin ve melodilerinin, Rock müziğinin altyapı soundlarıyla sentezlenmiş halidir. Gülendam şarkısı ritim ve yöre olarak 9/8’lik Trakya şarkısı olmakla beraber çok sert gitar ve davul soundlarını da içinde barındırır ki, bu konuya çok güzel bir örnek teşkil eder. 6/8’lik Kağızman da cabası...
Sizce rock çevreleri tarafından size duyulan antipatinin nedeni nedir?
1990’lı yılların başında Türkiye’de yüzlerce rock gurubu vardı. Ben o dönemde Kemancı, Sis, 7. Kat gibi barlarda onlarca grup dinledim. Asit Orhan, Kerim Çaplı, İndians, Kesmeşeker, Mavi Sakal, Murat Çekem, Bulutsuzluk Özlemi gibi müzisyenler ve gruplar o dönemde en beğendiklerimdi. O dönemde ben Ortaköy’de barlarda şarkı söylüyordum. İlk albümümü yaptım ve albüm iyi sattı. Ünlendim. Televizyonlarda “Rockçı” diye anılmaya başladım. Aslında yaptığım ilk iki albüm (Yollarda ve Bir Gece Vakti) duygusal açıdan güzel albümler olmakla beraber Arkadaş ve
www.leyla.com albümleri kadar Rock albümleri değildi. Buna rağmen Rock sanatçısı olarak heryerde konuşulmam bu işi hakkıyla yapan onlarca grubun bana bakış açısını değiştirdi.
Gerçekten de hergün televizyonlarda rock’çı diye adlandırılan bir adamın görüntüsü yıllardır o çevrelere rahatsızlık vermiştir hala da vermektedir. Ben bu durumdan dolayı 1996 dan beri rock müzik ile ilgili herhangi bir konuşmamda, televizyon programlarındaki sohbetlerde, röportajlarımda hep ama hep bu gruplardan, Türkiye’de çok iyi rock yapan insanlardan ve müziğinden ödün vermeyen bir yığın müzisyenden bahsetmişimdir. Ama bu alçakgönüllülüğüm bile onların bana bakışını değiştirmedi.
Bir de olaya başka açıdan bakmak lazım. Türkiye’de rockçılar kimleri dinliyorlar, hangi grupların etkisindeler bunu röportajlarda görüyoruz. Neredeyse aynı gurupları dinlemişiz. Fakat benim kulağım daha ziyade bu ülkede değişik türde müzik yapmış insanlarla mayalanmış. Grup Hardal, Dandini, Üç Hürel, Vahşet, Moğollar, Timur Selçuk, Ezginin Günlüğü, Grup Çağdaş Türkü, Ahmet Adnan Saygun vs.. Şimdi ağırlıklı olarak bu grupları yıllarca dinlemiş bir Haluk Levent’in Türkiye’de Anadolu kültüründen bir nebze olsun etkilenmeden Anglo-Sakson tarzı Hard-Rock yapmasını kimsenin beklememesi gerekir. Sohbet odasına giren bir rocksever “HALUK LEVENT AYYY ŞARKILARI TÜRKÜ GİBİ AYYY İĞRENÇ” gibi cümlelerde kurabiliyor.
Türkçe’nin ve Türk halk müziğinin aşağılanması bir Osmanlı Saray geleneğidir. Bu yüzden bir çok ülkede olmamasına rağmen bizim ülkemizde Türk halk müziği-Türk sanat müziği ayrımı var. İşte o yüce kelime SOYLULUK. Soyluluk adına kendine ait olan şeyi inkar etmek ve bundan utanmak aslında çok da yeni bir şey değil.
Sırf bu komplekslere inat, türkü tadında şarkı söylemek çok ama çok güzel. Bu şarkıları söylerken kendimi çok SOYLU hissediyorum.
Popüler olma kaygısı içerisindemisiniz?Rock sanatçısı popüler olmak için uğtaşırmı?
Bana herşeyi söyleyebilirler ama “Popüler olmak için uğraşan bir adamdır” diyemezler. 12 yıldır tanınıyorum. Çıkarttığım albümlerin içeriğinin bilinmesi için uğraş vermekten başka medyada haber yaptırdığım söylenemez. Herkesin beraber olduğu ünlü kadınlardan biriyle yanyana kendimi göstermeye çalışsaydım, magazin dünyasının pek itibarlı bir üyesi olurdum. Aşklarımla yada yatak odalarımdaki seks maceralarımla gündeme gelmediğimden dolayı, magazin borsasında işlem hacmi olmayan değersiz bir kağıt olduğumu herkes bilir.
Bir rock sanatçısı yada rock müziğin felsefesini benimsemiş bir insanın tamamen farklı düşüncelerin sembolü olmuş bir programı-Pazar Keyfi- sunması elbette doğru bir davranış değil.Neden o programı sunma gereği duydunuz?
Sanatçılar yaşamları boyunca hata da yaparlar. Ben Gölcük depreminde çadırlar kurarken en fazla desteği ve çalışmayı Pazar Keyfi ekibinden görmüştüm. Onları unutmam mümkün değil. Genel seçimlerden iki gün önceydi. Beni aradılar ve o hafta programı sunacak olan Beyaz’ın işinin çıktığını ve zor durumda olduklarını söylediler. Duygularımla hareket ettim. Bunun artık savunulacak bir tarafı yok. Gün geçtikçe yapılan şeyin yanlış olduğunun farkına vardım ama iş işten geçmişti artık. Kendi müzikal duruş ve tavrımla, dostluklarımın çakışmasına izin vermemem gerekiyordu. Bu bir hataydı.
Nez, Seda Sayan gibi isimlerle 900 lü hatlara çıktınız ve bu tutumunuz çok tartışıldı, hatta kemikleşmiş kitlenizin bile bir bölümü “Bu kadarına pes” dedi. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Ben bu konu açıldığı zaman soru soran insanlara “sen 900 lü hatlarda ne konuştuğumu biliyormusun” derim. Ben “oramı buramı okşa” demedim. Yaşam öykümü anlattım. Parasal sıkıntılarım vardı ve kabul ettim. Ama diğer sanatçılarla beraber reklamlarım çıkınca iki gün kendime gelemedim. Yaptığım hareket kendime göre masumdu ama pazarlama faciasına dönüşmüştü. Zaten devam ettirmedim ve yayından kaldırttım.
İnternette dolaşan ses kayıtlarında kendi sesinizle “Yeni albümde Scorpion gurubunun basçısı, Tina Turner’in gitaristi yer alacak” diyorsunuz. Albümde bu isimlerin hiçbirini göremedik. Neden?
Bu albüm şarkılarının çoğunu Mustafa Kos aranje etti. Mustafa Kos Berlin’de iyi guruplarda çalışan ve Avrupa’da albüm çıkaran bir arkadaşım. Çalıştığı grupta bas çalan aynı zamanda Scorpion gurubunun da basçısı. Ben albüme girdiğim zaman maalesef o Japonya’da bir grupla turnedeydi. Bu nedenle albümde çaldıramadık.
Bir TurkRock.com üyesi “Bazı sanatçılar bir kitle toplarlar o kitle o adamı bir yere getirir, sonra o adam o kitleye kıçını döner.Haluk Leventte kitlesine kıçını dönmüştür.”Bu düşünceye sahip çok sayıda üyemiz olduğundan bu konu hakkındaki görüşlerinizi almak istiyoruz.
Beni turkrock.com’dan daha fazla eleştiren bir site var. Adı halukweb.com. Kendi sitemde daha ağır eleştirildiğim doğrudur.Ve bu sitede 17.000 kayıtlı insan var. Fakat birşeyin altını çizmenin vakti geldi. Eğer ben kitleme kıçımı dönmüş olsaydım şu an okumakta olduğunuz; kimi soruları yazılı sınavlarına benzeyen, kimi soruları doğrudan beni aşağılamak için veya bir açığımı yakalamak için yazılmış olduğu belli olan, kimi soruları ise benden açık açık hesap soran bu röportajı yapmaktan gocunurdum.
Bazı şarkılarınız başka gurupların şarkılarına çok benziyor.En belirgin örneği “Tek başımıza” ile Ozzy den Crazy Train?
“Tek Başımıza” adlı şarkı Nuri Kurtcebe’nindir. O şarkının bulunduğu albüm bir konser kaydıdır. Gitaristim Göktuğ, o şarkıyı o soloyla süslemiş. En ufak bir benzerliği bile albüm kapağına yazıyorum. Son albümümde yer alan “Aç Pencereni” adlı şarkımı “Hair” müzikalinde dile getirilen özlemlerden ve kaygılardan esinlenerek yazdığımı belirtmem gibi..
Hip Hop a yönelmiş gibisiniz.Önce kendiniz denediniz.Sonra Maho-b ve Ragga Oktaya kendi albümünüzde yer verdiniz.Üstelik son albümünüzde bu sözler ingilizce.Nedenini öğrenebilirmiyiz?
Hip-Hop’ı seviyorum. Benim yabancısı olduğum bir tarz değil. En azından protestlik zemininde buluşuyoruz. Ama albümlerimde Hip-Hop’a çok az şarkıda yer veriyorum. Daha önce eğitim sistemimize alışamadığımızı vurgulamak için Maho-B nin söylediği şarkıyı yaptım. Son albümde ise Dönmen Lazım isimli şarkıda Saroz körfezine kurulmasını istemediğim petrol boru hattına karşı bir bölüm eklemek istedim. Ragga Oktay’dan bu konuda yardım istedim. Oktay hiç düşünmeden tamam dedi. Ragga Oktay’ı bu konuda serbest bıraktım. O da İngilizce’den ziyade Raggaca diyebileceğimiz bir dilde vokal yaptı. Bence güzel de oldu.
Albümlerinizden birinde Orhan Gencebay şarkısına yer verdiniz.Neden?
Ben müziğin durağan değil dinamik olduğuna ve bu yüzden yeni tarzlar yeni tatlar ve soundlar yaratmak gerektiğine inanıyorum. Bu yönde yapılacak tüm denemelere de gönülden destek veriyorum. Dünya’da ve Türkiye’de hangi müzisyen kendi tarzı dışından şarkılara yer vermiyor ki? En basitinden Türkiyede birçok Rockçı cover yapıyor. Ben Orhan Gencebay’ı severim.Ve onun arabesk yaptığını düşünmüyorum. Türkiyenin en saygın müzik dergilerinden “ROLL”da bu konuda sayısız yazı var. Meraklılarına.